Nilüfer Batur ile Kanser Tedavisinde Merak Edilener
Nilüfer Batur: Küba’da bir kanser aşısından bahsediliyor. Birçok hasta da bu aşıdan olmak için Küba’ya gidiyor. Küba aşısı nedir ve faydası var mıdır?
Küba aşısının kullanım alanı aslında çok dar bir çerçeveye sahip. Akciğer kanserlerinde küçük hücreli olmayan türlerinde etkili bir yaklaşım. İstatistiki çalışmalarda 2 yıllık sağlıklı yaşam süresini yüzde 10 etkilediği ifade ediliyor. Dolayısıyla bu açıdan baktığımızda mucizevi bir yaklaşım değil ama uygun hasta grubu yakalandığında etkisi olan bir yöntem. Her kanser hastasına uygulanabilecek bir yöntem değil. Küba aşısı bugün bizim ülkemizde de uygulanabiliyor. Hastanın hücresel yapısı uygunsa onkologlarının reçetesi ile aşı olunabiliyor ama sağlık sistemi bu aşının maliyetini karşılamıyor. Oldukça da pahalı. Bir doz aşı 2700 dolar civarında. 5 doz yapılması gerekiyor aşının. 5 dozu da 13 bin 500 doları buluyor. Tıbbi bitkilerin etkinliği ile Küba aşısı karşılaştırıldığında tıbbi bitkiler, hastanın beslenmesi, yaşam şartlarının yeniden organize edilmesi çok daha önemli bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Hastaların bölge değiştirmesi de tedavinin bir parçasıdır.
Nilüfer Batur: Geçtiğimiz günlerde basında çok önemli bir haberiniz yayınlandı. Kanser hücreleri kış uykusuna yatar diye. Bizim de çok dikkatimizi çekti. Kanser hücreleri kış uykusuna nasıl yatıyor?
Bununla ilgili 2021 Ocak ayında yayınlanmış bir makale var. Bu makalede kanser hücrelerinin davranışları ile ilgili yeni bir bulgu elde edilmişti, ben de kendi yorumumu ekledim. Son yapılan çalışmalarda normal kanser hücrelerinin kemoterapi ile karşılaştıklarında metabolizmalarını yavaşlatıp, çoğalma hızını yavaşlatıp kış uykusuna yatar gibi koruyucu bir fonksiyonel yapı içine giriyorlar. Hızlı çoğalmadıkları için de kemoterapiden korunma imkânı buluyorlar. Kanserin yapılan tedavilere direnç göstermesinin ya da yapılan tedavilerden bir süre sonra nüksetmesinin altında da kanserin bu davranışının olduğunu görüyoruz. Biz tıbbi bitkilerle bu mekanizmaya da müdahale edip, kış uykusuna yatan kanser hücrelerini programlı hücre ölümüne yani apoptoza sevkedebiliyoruz.
Her gün bünyemizde 1 milyon civarında kanser hücresi oluşuyor. Bizim savunma hücrelerimiz bu 1 milyon kanser hücresini ortadan kaldırıyor. Hayat boyu bu mücadele devam ediyor. Yararlı ve zararlıların mücadelesi varlık aleminin başlangıcından sonuna kadar devam edecek bir süreçtir. Bünyemiz sağlıklıysa kanser hücrelerini bertaraf ediyor. Ne zamanki modumuz düştüğünde, savunma mekanizmaları zayıfladığı zaman belli bir dokuda veya bir organda kanserleşme başlıyor.
Nilüfer Batur: Apoptoz diye bir şey var, programlı hücre ölümü, onu da sizden dinleyebilir miyiz?
Bizim sağlıklı hücrelerimiz bir takım zararlılarla karşılaştığında, bu zararlılar hücrenin mekanizmasını ciddi bir şekilde etkilediyse hücre fonksiyon kaybına uğruyor, DNA hasarı olduğunda mutajen dediğimiz kanser formuna geçebiliyor. Hücreler bu durumda apoptoz dediğimiz bir yolağa giriyor. Hücreler bünyeye zarar vermemek için apoptoz dediğimiz programlı şekilde intihar ediyor. Aslında vücudun sağlıklı bir şekilde hayata devam etmesi için, onkojen dediğimiz o kulvara girmemesi için yani kanserin oluşmaması için apoptoz bir savunma mekanizmasıdır. Hücreler kendi hayatlarını kaybetmek pahasına organizmanın hayatının devamı için böyle bir yolağı kullanıyorlar.
Kanser hücrelerinde ise bu hücre intiharı ortadan kalkıyor. Apoptoz olmayınca sınırsız bir şekilde çoğalıyorlar. Kullandığımız tıbbi bitkiler kanser hücreleri ve kanser kök hücreleri üzerinde apoptoz dediğimiz mekanizmayı devreye sokuyor. Tıbbi bitkilerin kanserle mücadelede önemli etkilerinden biri de bu.